21 Temmuz 2013 Pazar

Favorilerim - 9 : Pacific Rim (2013)


Uzun süredir beklediğim film sinemalara gelince, yazma şevkini yeniden yakaladım :) Yaklaşık bir senedir beklediğim ve yönetmeni Guillermo Del Toro'nun proje aşamasından beridir süregelen iddialı açıklamaları neticesinde beklentilerimi yükselttiğim 'Pacific Rim' nihayet vizyona girdi.
En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, film beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Filmin başındaki 2-3 dakikalık özet kısım, Dünya'nın bulunduğu zor durumu güzelce açıklıyor. Sonrasında da film, finale kadar zaman zaman etkileyici aksiyon sahneleri, yer yer karakter tanıtımları ve de önemli bazı diyaloglar ve flashbackler ile akıcı bir yapı tutturuyor.
Senaryo; klişe öğeler içerse de, bunları dengeli bir şekilde kullanarak, ana konuyu ( ne kadar uçuk olsa da ) belli bir mantığa oturtarak ve de herşeyi 'Kahraman Amerika' figürüne bağlamayıp daha global bir düzene oturtarak, benim gözümde sınıfı geçiyor.
Cast seçimi ve oyunculuklar da yeterli. Özellikle, başrol erkek oyuncu Charlie Hunnam, mareşal rolünü canlandıran Idris Elba, her zamanki karizmasıyla Ron Perlman, sempatik bilimadamı rolünde Charlie Day ve de kısacık rolünde tek flashback sahnede oynayan küçük Asyalı kızımız Mana Ashida çok başarılılar. Tek gözüme batan rol, iki dahi genç bilimadamından sürekli hesap ve tahmin yapanıydı ( Burn Gorman ). Biraz fazla karikatürize bir tipleme olmasının yanında, oyuncu da role çok abartılı bir şekilde can veriyor.
Efektlere gelirsek, uzun süredir bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum. Hem kusursuz bir işçilik hem de robot ve canavar tasarımlarında inanılmaz bir yaratıcılık ( Del Toro sağolsun) göze çarpıyor. Detayları izlerken çocuklar gibi şendim. :)
Son tahlilde; senaryo yer yer tahmin edilebilir olsa ve klişeler içerse de, etkileyici görsel efektleri, akıcı işleyişi, yeterli oyunculukları ve muazzam yaratıcı tasarımlarıyla, özellikle bilimkurgu sevenleri fazlasıyla tatmin edecektir. Gidin ve keyifle izleyin ve de lütfen film bitince birazcık sabredin, çünkü yazılar bittiğinde keyifli bir sürpriz sahne sizleri bekliyor... :)

23 Ocak 2013 Çarşamba

Favorilerim - 8 : Beasts of the Southern Wild (2012)



Bu senenin sürprizlerinden biriyle karşınızdayım bu sefer. 2012 Sundance Film Festivali`nde en iyi film seçilen bu filmde, babası ile birlikte Lousiana eyaletinin güneyinde, çok insani olmayan şartlarda yaşayan küçük bir kız çocuğunun hikayesi anlatılıyor. Küçük bir setle ayrılmış, neredeyse tecrit edilmiş bir bölgede, çok zor şartlar altında, diğer arkadaşlarıyla hayata tutunmaya çalışan baba-kızın hikayesi, izlemesi zaman zaman çok üzücü ve zor olsa da, filmin farklı anlatım dili sayesinde yer yer komik, ilginç, hatta doğa üstü sahnelere de yer vermesiyle gerçekten akıcı bir seyirlik halini alıyor. Bunda, küçük kızın hayalle gerçeği harmanladığı iç dünyasının filme güzel bir şekilde yedirilmesi neden oluyor. Ki bazı sahneler çok rahatlıkla hayal dünyası gibi algılanırken, bazı sahnelerde gerçek mi diye kararsızliğa düşüyorsunuz. Bu yönleriyle filmi nispeten Big Fish`te olduğu gibi bir masala benzetiyorum, ama bu genel hatlarıyla daha sert ve gerçekçi bir masal...
Oyunculuklarda, filmin parlayan yıldızı kesinlikle, küçük kız çocuğunu canlandıran 6 yaşındaki Quvenzhané Wallis. Film çekildiğinde 6 yaşında olan kızımız, şu anda 9 yaşında ve bir ay sonraki Oscar ödül töreninde en iyi kadın oyuncu dalında yarışacak. Aynı zamanda en genç oyuncu adaylığına da sahip olmuş durumda. Filmde de inanılamayacak kadar doğal ve etkileyici bir oyunculuk sergileyerek, benim favorim haline gelmiş durumda. Ama hala bazı sahnelerde, yönetmenin ona istediği tepkileri nasıl anlattığı ve kızın da bunu nasıl anlayıp da muthiş bir performansla sergilediğini anlayamıyorum...
Yönetmenimiz Benh Zeitlin, sadece 30 yaşında (ne yazık ki benimle yaşıt :) ) ve bu da ilk uzun metrajlı filmi. Aynı zamanda bu filmle en iyi yönetmen, film ve senaryo dalında da adaylıklar kazanmış durumda. Filmi izleyince insanın pek inanası gelmiyor bu bilgilere, ama kesinlikle doğru ve benim gibi yönetmenlik hayalleri olan insanlara da umut veriyor... :))
Müzikleri ve sahne uyumları da çok başarılı olan filmin kurgusu, senaryosu ve az da olsa kullanılan efektleri de sorunsuz.
Bazı yerlerinde çok eğleneceğiniz, zaman zaman da duygulanıp ağlayabileceğiniz bu çok gerçekçi masalı izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum...

17 Ocak 2013 Perşembe

Favorilerim - 7 : Flight (2012)


Nihayet Robert Zemeckis demek istiyorum öncelikle. Kendini bir süredir animasyon teknolojilerini geliştirmeye ve o tarz filmler çekmeye adayan güzide yönetmenimiz, 2000 yılından beri ilk defa normal bir filmle karşımızda. Sonuçta birçok insanın hayatında önemli yer kaplayan filmlere ( Back to the Future serisi, Forrest Gump, Contact,... ) imza atan bir yönetmenden bahsediyoruz, ki bu arada favorim Contact diyebilirim. Back to the Future niye değil diyenler olursa, onu film olarak değerlendirmediğimi ve çocukluğumun önemli bir parçası olarak gördüğümü belirteyim... :)
Filmimiz çok gerçekçi ve etkileyici çekilmiş bir uçuş sahnesiyle başlıyor. Efektlerin çok temiz olduğu ve sırıtmadığı bu nispeten uzun sahne boyunca heyecanlanmamak ve hayran kalmamak mümkün değil. Film bu sahneden sonra meydana gelen olayin analizi şeklinde ilerliyor Ki bence iyi de yapıyor ve elimize psikolojik derinliği olan, karakter odaklı ilerleyen, içinden güzel dersler çıkarılabilecek nitelikli bir film geçiyor.
`Kahraman` pilot rolünde Denzel Washington adeta döktürüyor. Neredeyse bütün sahnelerde görünmesine rağmen hiçbir anda karakterdeki inandırıcılığını kaybetmiyor. Senenin en iyi 2-3 performansından biri diyebileceğimiz bu rolle Oscar`a da göz kırpıyor, ama en büyük şanssızlığı, Daniel Day Lewis`in bir filmde oynamaya ikna edildiği yıllardan birine denk gelmiş olması. :) Diğer etkileyici performanslara değinmek gerekirse, Kelly Reilly bagımlı kadın rolünde çok başarılı ve akılda kalıcı. Yan rollerin krallarından ( Steve Buscemi ile birlikte ) John Goodman da filme hem müthis bir karakter kazandırıyor, hem de filmin içine mizah öğesinin katılmasinı sağlayarak farklı bir ton kazandırmış oluyor.
Senaryosu genel anlamda sorunsuz olan filmin kurgusu da çok başarılı ve filmin akıcı bir şekilde izlenebilmesini sağlıyor. Açıkçası kendi adıma filmin finalini de beğendiğimi söyleyebilirim rahatlıkla.
Sonuç olarak Robert Zemeckis`in dönüşü muhteşem olmuş ve umarım animasyon sevdasından vazgeçmistir... :)